Trabzonspor Kadın Futbol Takımı’nın yeni transferinden olan Donjeta Halilaj, bordo-mavili takıma büyük başarılar için geldiğini söyledi. Kosovalı milli futbolcu Donjeta Halilaj; transfer süreci, Türkiye’ye ve Trabzon’a dair ilk izlenimleri, Trabzonspor’daki hedefleri ve kariyerine dair hayallerini Trabzonspor Dergisi’ne anlattı. Sahadaki her adımın, her pasın ve her mücadelenin bu büyük oyuna duyulan sevginin ve bağlılığın bir yansıması olduğunu söyleyen Donjeta Halilaj, “Zorluklar, beni hem bir oyuncu hem de bir insan olarak büyüttü” dedi.
Şimdi Kosovalı oyuncu Donjeta Halilaj’da…
Seni tanımamıza yardımcı olur musun? Bugüne kadarki hayat hikayenden ve futbol kariyerinden kısaca bahseder misin?
25 yaşında, Kosovalı bir futbolcuyum. Spora küçük yaşlarda memleketimde başladım ve yıllar geçtikçe futbol benim için bir tutkudan öteye geçerek kimliğimin bir parçası haline geldi. İlk olarak KfJakova adlı bir erkek futbol kulübü akademisine kaydoldum, ardından koçum beni KffMalisheva adlı bir kadın futbol kulübüne gönderdi. KffDugagjini adlı takımda da oynadıktan dönemin şampiyonu KffHajvalia beni, Şampiyonlar Ligi’ne aldı ve iki yıl da orada oynadım. 2018’den 2023’e kadar, Kosova Kadınlar Ligi’nin güçlü ekibi KffMitrovica’da futbol hayatımı sürdürdüm. Bir kupa maçında Beşiktaşlı yöneticiler beni izledi ve böylece Türkiye’ye geldim. İki yıl sonra nihayet Trabzonspor’dayım.
Kariyerinde seni en çok etkileyen maç ya da an hangisiydi? O günü biraz anlatabilir misin?
Kosova Milli Takımı’na ilk seçildiğimi duyduğumda çok mutlu oldum, bu bana güç verdi. Milli formayı giymek, benim için hep hayalini kurduğum bir anın gerçekleşmesiydi. Bu başarı, yalnızca benim değil, allem ve ülkem için de tarifsiz bir gurur kaynağı oldu. İlk maçımda sahaya adım attığım o an ise hafızama kazındı; ulusal marşın çalınışı, tribünlerden yükselen coşku ve hissettiğim o yoğun duygu, tüylerimi diken diken etti. O anı, hayatım boyunca unutulmaz bir hatıra olarak yanımda taşıyacağım.
Kendini oyun içinde nasıl tanımlarsın? Güçlü yönlerin ve sürekli geliştirmeye çalıştığın tarafların neler?
Kendimi kararlı ve zeki bir oyuncu olarak tanımlayabilirim. En güçlü yönlerim oyun görüşüm, pozisyon alma yeteneğim ve baskı altında sakin kalabilmem. Bunun dışında, bitiriciliğimi ve fiziksel gücümü geliştirmek için sürekli çalışmalar yapıyorum, böylece sahada kendimi daha tamamlanmış bir oyuncu olarak görebiliyorum.
Kişinin futboldaki oyun felsefesinin gerçek hayattaki karakteriyle doğru orantılı olduğunu düşünüyor musun? Sen nasıl bir oyuncu olduğunu düşünüyorsun?
Evet, bir kişinin futbol oynama şeklinin, onun gerçek hayatta kim olduğuyla ilgili çok şey söylediğine inanıyorum. Örneğin, hayatta sakin, sabırlı ve odaklı olan biri, sahada da aynı özellikleri gösterir. Ben kendimi disiplinli ve tutkulu bir oyuncu olarak görüyorum. Zor işlerden korkmayarak, istikrarlı, alçakgönüllü ve her zaman öğrenmeye olan açlığımı göstererek edinmiş olduğum bu yaklaşımı saha dışında da sürdürebiliyorum.
Trabzonspor’a transfer sürecin nasıl gelişti? ‘Evet, kesinlikle bu takımda olmalıyım’ cümlesini sanadedirten şey neydi?
Trabzonspor’un benimle ilgilendiğini ilk duyduğumda, kendimi onurlandırılmış hissettim. Çünkü zengin bir tarihe ve tutkulu taraftarlara sahip bir kulüp. Kulüple konuştuğum ve vizyonlarını anladığım anda, doğru yerde olduğumu hissettim. Gösterdikleri enerji, hırs ve saygı bana burada sadece bir oyuncu olmayacağımı, ailenin bir parçası olacağımı hissettirdi. Bu nedenle Trabzonspor’a ‘evet’ demek kolaydı. Trabzonspor’un profesyonel duruşu, ileriye dönük vizyonu ve kadın futboluna verdiği değer beni gerçekten etkiledi. Kulübün geleceğe yönelik projeleri ve kadın takımına yaptığı yatırımlar, bana güçlü bir güven duygusu aşıladı. Burada yalnızca sahaya çıkan bir oyuncu olmayacağımı, aynı zamanda takıma değer katabileceğimi ve kendi gelişim sürecime de önemli katkılar sağlayabileceğimihissettim.
Kültürlerarası bir yolculuktasın. Kosova ile Türkiye arasında seni şaşırtan ya da hoşuna giden kültrel farklar oldu mu?
Evet kültürler arası bir yolculuktayım her ne kadar Kosova ve Türkiye arasında bazı kültürel farklılıklar olsa da, Kosova halkı gibi Türk halkının da bu kadar sıcak kanlı olmaları beni oldukça şaşırttı. İlk günden itibaren hem takım arkadaşlarım hem kulüp çalışanları arasında hoş karşılanmakla birlikte buna destek olarak şehirde gezerken halk tarafından aldığım tepkiler beni çok onure etti. Buradaki güçlü topluluk bilinci ve şehrin futbola olan tutkusu beni gerçekten çok etkiledi. Bu nedenle burada sanki kendi memleketimdeymişim gibi hissettim. Bunun dışında Türkiye’nin Kosova halkına benzeyen bir diğer özelliği ise insanlarının misafirperver olması ve büyüklere duyulan saygının oldukça yoğun olması beni oldukça rahat hissettiren diğer bir özellikti Ama Türkiye’de en çok dikkatimi çeken şey, futbolun bir yaşam felsefesi haline gelerek yaşamın merkezinde yer almasıydı. İnsanlar burada yalnızca futbolu izlemiyor, aynı zamanda yaşıyorlar. Özellikle Trabzon gibi bir şehirde bu, çok güçlü bir atmosfer yaratıyor. Bu tutkuyu gerçekten hayranlıkla izliyorum.
Futbol hayatında idolüm dediğin bir oyuncu var mı? Varsa onu idol olarak belirlemendeki sebebi açıklar mısın?
Evet var, her zaman Brezilyalı oyuncu MartaVieira da Silva’yabüyük bir hayranlık duydum. Onun sahadaki istikrarı, bitmek bilmeyen adanmışlığı ve hem sahada hem de saha dışında sergilediği güçlü liderliği, kadın futbolu için gerçek bir ilham kaynağı oldu. Yıktığı engeller, açtığı yollar ve elde ettiği onca başarıya rağmen koruduğu mütevaziliği, onu eşsiz kılıyor. Marta’nın yolculuğu, bana her gün yeniden güç ve motivasyon veriyor.
Birinden aldığınız en önemli tavsiye neydi? Ve hangi olay üzerine bu tavsiyeyi aldınız?
Benim en büyük rehberim ve her zaman danıştığım kişi babamdır. Hayatım boyunca bana sadece yol göstermekle kalmadı, aynı zamanda inanç aşılayarak güçlü durmamı sağladı. Her konuşmamızda, hangi zorlukla karşılaşırsam karşılaşayım asla pes etmememi, hayallerimin peşinden gitmemi ve her anımı çalışarak, emek vererek değerlendirmemi öğütledi. Onun bu sözleri sadece kulağımda yankılanmadı, kalbime işledi; her adımımda bana cesaret veren bir pusula gibi yönümü bulmamı sağladı. Babamın öğretileri, bugün kim olduğumun en önemli nedeni.
Hayatını etkileyen bir kitap, film ya da dizi var mı? Bu kitabın, filmin ya da dizinin hayatına dokunmasındaki neden neydi?
Favori dizim Prison Break. Bu dizi beni sadece hikayesiyle değil, verdiği güçlü mesajlarla da derinden etkiledi. En çok hayran kaldığım şey, ana karakterin asla hayalinden vazgeçmemesiydi. Pes etmek yerine her defasında daha çok çalıştı, daha çok plan yaptı ve sonunda hayalini gerçeğe dönüştürdü. Onun bu azmi ve kararlılığı bana her izlediğimde aynı şeyi hatırlatıyor: ‘Sonuna kadar devam et: Bu mesaj, hayatımın her alanında bana ilham veriyor ve zor anlarımda bile ayağa kalkmam için bir güç kaynağı oluyor.
Spor dünyasında senin için evrensel olarak kabul edebileceğin değer nedir?
Saygı… Nereden geldiğinizin, kim olduğunuzun ya da ne kadar iyi oynadığınızın hiçbir önemi yok; asıl değer, takım arkadaşlarına, rakiplerine, antrenörlerine ve en önemlisi oyunun kendisine gösterdiğin saygıyla ölçülür. Çünkü sahadaki her adım, her pas ve her mücadele; bu büyük oyuna duyulan sevginin ve bağlılığın bir yansımasıdır. Saygı olmadan kazanılan hiçbir şeyin gerçek bir anlamı yoktur.
Sizce tutkuyu sevdiğimiz şeyler mi var eder yoksa zaten içimizde olan bir şeyi aktarmak mıdır? Size göre futbol bir tutku mudur yoksa başarılı olmanız gereken bir alan mı?
Bence tutku, zaten doğuştan İçimizde var olan bir şey ve onu yaşadıkça, deneyimledikçe keşfediyoruz. Benim için futbol, sadece bir kariyer ya da meslek değil; kalbimi hızlandıran, beni her sabah yeniden heyecanla uyandıran gerçek bir tutku. Sahaya her adım attığımda o tutkuyu hissediyorum ve biliyorum ki başarı, bu duygunun ardından geliyor asla tam tersi değil. Çünkü tutkuyla yaptığın her şey, eninde sonunda seni hayalini kurduğun yere götürüyor.
Zor zamanlarında seni ayakta tutan şey nedir? Kendine güç verdiğin bir motto ya da inandığın bir yaşam felsefen var mı?
Benim mottolarımdan biri ‘Yedi kez düş, sekiz kez ayağa kalk!’ Zor zamanlarda kendime neden başladığımı ve kimler için bunu yaptığımı hatırlatırım. Ailem, hayallerim ve oyuna olan sevgim beni her zaman ileri taşır.
Hatalar insanı büyütür derler. Futbol hayatında ya da kişisel yaşamında, “iyi ki hata yapmışım” dediğin bir şey var mı?
Evet… Kariyerimin başlarında, korkudan bir fırsatı reddetmiştim. Bu bir hataydı ama bana, bir daha asla korkunun geleceğime karar vermesine izin vermemem gerektiğini öğretti. Ve sonrasında cesur adımlar atmamı sağladı.
Hiç bulunduğun yerlerde boşa zaman geçiriyor gibi hissettin mi yoksa uğradığın her durakta bir şeyler öğrendim diyenlerden misin?
Gittiğim her yeni yer, bana sadece futbolun farklı yönlerini öğretmekle kalmadı; aynı zamanda insanları anlamamı, hayata bakışımı genişletmemi ve en önemlisi kendimi daha derinlemesine tanımamı sağladı. Karşılaştığım zorluklar ve en güç anlarım bile, yolculuğumun vazgeçilmez parçalarıydı. Onlar sayesinde sabrı, dayanıklılığı ve azmi öğrendim. Her zorluk, bana bir adım daha ilerlemeyi, pes etmemeyi ve içimdeki gücü keşfetmeyi öğretti. Bu yolculuk, sadece bir spor kariyeri değil, aynı zamanda hayatımı şekillendiren bir büyüme hikayesi oldu…
Uzun vadede kariyer planların neler? Türkiye’de daha uzun yıllar kalmayı düşünüyor musun?
Türkiye, benim yolculuğumda çok özel ve önemli bir yere sahip; burası hem futbolcu kimliğimi hem de insan olarak gelişimimi derinden etkileyenbir durak oldu. Ancak aynı zamanda beni zorlayacak, sınırlarımı genişletecek ve potansiyelimi en üst noktaya taşıyacak yeni fırsatlara da her zaman yüreğim açık. Futbolun içinde uzun yıllar kalmayı, sadece sahada değil, ileride antrenörlük yaparak ya da genç yeteneklere rehberlik ederek bu tutkumun izini sürdürmeyi hayal ediyorum.
Daha güçlü ve kararlı bir şekilde geri döndüm
Hayatında dönüm noktası diyebileceğin bir an oldu mu? Seni bugünkü Donjeta yapan karar hangisiydi?
Sakatlığım sonrası hayatımın dönüm noktalarından biri, daha güçlü ve kararlı bir şekilde sahalara geri dönmemdi. Bu süreç hem fiziksel hem de ruhsal olarak beni olgunlaştırdı. Bir diğer önemli kırılma ise profesyonel futbol kariyerim için yurt dışına gitme kararımdı. Evimden, sevdiklerimden uzaklaşmak hiç kolay olmadı; içimde derin bir yalnızlık ve belirsizlik vardı. Ama o zorluklar, beni hem bir oyuncu hem de bir insan olarak büyüttü, olgunlaştırdı. O cesaret, korkularımı aşmamı sağladı ve bugün kim olduğumu, ne kadar güçlü durduğumu şekillendiren en büyük yapı taşlarından biri oldu.
Genç yeteneklerin arkasında durmayı hedefliyorum
Kadın futbolunun popülerleşmesiyle birlikte oyuncuların sosyal sorumluluğu da arttı. Bir rol model olarak sen, bu gücü nasıl kullanmak istersin?
Rol model olarak görülmek, benim için büyük bir onur olduğu kadar ağır bir sorumluluk da taşıyor. Sahip olduğum bu gücü, genç kızlara ilham vermek ve onları güçlendirmek için bir fırsat olarak görmek istiyorum; hem sahada hem de hayatın her alanında kendilerine güvenmelerini sağlamak en büyük amacım. Disiplin, cesaret ve kararlılıkla zorlukların üstesinden gelebileceklerini göstererek onların yolunu aydınlatmak istiyorum. Aynı zamanda kadın sporlarında eşitlik için sesimi yükseltmeyi, tıpkı bana destek olunduğu gibi genç yeteneklerin de arkasında durmayı hedefliyorum.
Oyunun tadını çıkartın!
Buradan futbola yeni başlayan genç kız oyuncalarımıza kendi tecrübelerinden yola çıkarak bir tavsiye verecek olsaydın bu ne olurdu?
Benim tavsiyem şu olurdu: Kendi değerinizden asla şüphe etmeyin. Futbol, hem gücünüzü hem de sabrınızı, özgüveninizi sürekli test edecek. Zor günler mutlaka olacak ve bazen hayallerinize inanmayanlar da çıkacak; ancak bu engeller sizi yolunuzdan alıkoymasın. İnatla çalışmaya devam edin, mütevazılığınızı koruyun ve sizi destekleyen, size inanan insanlarla etrafınızı sarın. En önemlisi, sahada ve saha dışında oyunun tadını çıkarmayı unutmayın; çünkü o mutluluk, sizin en büyük ve gerçek süper gücünüz olacak.